En Büyük Derdimiz: Mütevazilik

Mustafa Namoğlu
2 min readJul 12, 2018

--

Tanıdığımız birini Facebook’ta önerilerde görüyoruz ama arkadaş olarak eklemiyoruz. Twitter’dan, Instagram’dan takip etmiyoruz kolay kolay. Neden? Çünkü ilk istek bizden giderse, gururumuza yediremiyoruz. “Hesabın olduğunu görmedim.” ve benzeri yalanlar da işe yaramıyor çünkü bu sosyal ağların öneri mekanizmaları tıkır tıkır çalışıyor ve size aslında takip etmeniz gereken herkesi gösteriyor.

Peki ya yeni tanıştığımız insanlar? Eğer kendini çok havalı satmazsan, seni ciddiye almıyorlar. Soğuk bir bakışın ardından samimiyetsiz bir “merhaba”, daha da kötü bir el sıkma ve sonrası… İş hayatında çok başıma geliyor bu senaryo. Bir firmanın satınalmacısı, firmanın gücünü arkasına alarak, sanki her şeyi o kurmuş, firmayı oraya o getirmişcesine sana caka satabiliyor.

Daha da can sıkan durum, sen ne kadar mütevazi, samimi ve dürüst olursan, bu tür insanlar o kadar acımasız ve havalı oluyor. “Dinsizin hakkından, imansız gelir.” derler ya tam o hesap. Bu tür insanlara hak ettikleri gibi davranmak lazım da, neyse… 155'i arayacağım vallahi. Vatan hainleri.

Başta kendime olmak üzere, bu yazıyı okuyan herkese tavsiyemdir;

Sen bu dünyada bir nokta bile değilsin. Eğer sözde başarılarına, kazandığın paralara, gücüne ve kuvvetine güveniyorsan, yarını göreceğin bile garanti değil bilesin.

Gelelim girişim dünyasına… Etrafımda bir sürü girişim görüyorum. Özellikle sahipleri inanılmaz bir havadalar. Neymiş yatırım almışlar da falan filan. Ya yatırım almak, birilerinin desteğiyle, balon şirketlerle hava atmak ne zaman moda oldu? Hava atılacak bir şey varsa, tırnaklarınla kazıyarak bir başarı elde etmek değil midir?

Sonra, diyelim ki göreceli bir başarın var. Kime göre başarılısın mesela? Apple’a, Tesla’ya rakip mi oldun? Daha da önemli bir mevzu var. Başarı aslında nedir? Çok para mı?

Benim başarı tanımımı paylaşayım:

Etrafındaki insanlarla beraber olmaktan huzurluysan, kimseye muhtaç değilsen ve sağlıklıysan başarılısındır.

Özellikle genç arkadaşlarımıza hatırlatma yapmak istiyorum. Her geçen gün, yeni insanlar tanıdıkça, gözünüzde büyüttüğünüz insanlara daha yakın oldukça, onların aslında sadece kendilerini çok iyi pazarladıklarını fark edeceksiniz. Gerçekten başarılı, işinde en iyi insanlar zaten her zaman mütevazi ve sessizdir. Onları çok fark etmezsiniz. Onlar zaten fark edilmek istemez.

En büyük derdimiz aslında mütevazilik. Çünkü mütevazi olamadığımız için, sürekli “başardık” zannediyoruz. Dolayısıyla hedeflerimizi hep çok düşük tutuyoruz, kolay tatmin oluyoruz. Bu da bizi hem bireysel, hem de ülke olarak hep geride bırakıyor.

Sevgiler, saygılar.

MN

--

--